NİKÂHIN GEREKTİRDİĞİ HAKLAR ve SORUMLULUKLAR NELERDİR?
Dinen geçerli bir nikâh akdi yapıldıktan sonra eşler bazı haklara sahip olurlar; ayrıca her iki tarafın birtakım yükümlülükleri de başlar. Bunlar şunlardır:
1. Mehir Nikâh ile koca karısına mehir vermekle yükümlü olur.
Mehir, nikâhta evet diyen kadına koca tarafından verilen bir maldır. Bunu vermek farzdır. Miktarı değil verilmesi önemlidir. En azı 10 dirhemdir. Bu da günümüz hesabıyla yaklaşık 30 gr. gümüş veya onun değeri paradır. En çoğu için bir sınır yoktur. Kocanın, mehir olmaya müsait olan ve gönül hoşluğu ile verebileceği her şey geçerlidir.
Mehir olarak verilen şey nakid para olabileceği gibi, değerli bir eşya, mal ve mülk de olabilir. Bu konuda yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
''Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin.''120
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) evlenmek üzere olan bir erkeğe evleneceği kadına mehir vermesini emrederek şöyle buyurmuştur:
''Demirden bir yüzük de olsa ona ver.''121
Mehir nikâh kıyılırken belirtilmemiş ve hiç konuşulmamış da olsa, kadın onu hak eder. Mehir vermek kocaya vazife olur. Mehir konusunda aşağıda biraz daha geniş bilgi verilecektir.
120-Nisâ, 4/4.
121-Buhârî, Nikâh, 41 (nr. 4740).
2. Nafaka
Nikâh akdiyle koca, karısının geçimini temin etmekle yükümlü olur. Kadının nafakasını temin etmenin, kocanın yükümlülükleri arasında olduğu, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle ifade edilmektedir:
''Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir.''122
Şu âyet de nafakanın ölçüsünü vermektedir:
''Zengin olan durumuna göre ailesinin nafakasını versin. Eli dar olan fakir de Allah'ın kendisine verdiği ölçüde ailesinin ihtiyaçlarını görsün. Allah herkesi ancak verdiği kadarıyla mükellef tutar. Bilin ki Allah, her güçlükten sonra bir kolaylık yaratır.''123
Kadının kocası üzerindeki haklarının neler olduğunu soran bir kişiye Peygamberimiz (s.a.v) şu cevabı vermiştir:
''Yediğinden ona da yedirirsin; kendin gibi ona da giydirirsin. Sakın yüzüne vurma. Ona, 'Allah seni rezil etsin' şeklinde hakaretler etme. Ona küseceksen evin içinde kalarak küs.'' 124
Nafakanın içine temelde şu ihtiyaçlar girer:
a) Yiyecek ve içecek.
b) Giyecek. Kadın için zaruri süs ve temizlik maddeleri de bu kısma girer.
c) Oturulacak ev. Evin mülk olması şart değildir. Kira da olabilir.
d) Tedavi ve ilâçlar.
e) Kadının ihtiyacı varsa, erkeğin de gücü yetiyorsa hizmetçi.125
Günümüzde kadının ev işlerini görmede yardımcı olacak ev aletleri de bu kısma girer.
Evin temel ihtiyaçları, şahsa, yere, örfe ve iklime göre değişir.
122-Bakara, 2/233.
123-Talâk 65/7.
124-Ebû Davud, Nikâh, 42 (nr. 1830); İbn Mâce, Nikâh, 3; Ahmed, Müsned, 4/446.
125-bk. Karaman, Mukayeseli İslâm Hukuku, 1/286-287.
3. Adalet
Birden fazla kadınla evli olan erkek, eşlerine eşit muamelede bulunmakla yükümlü olur. Hz. Peygamber (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur:
''Bir erkeğin iki karısı olur da aralarında adaleti uygulamazsa, kıyamet gününde (vücudunun) bir tarafı çarpık olarak gelir.'' 126
Tek evli olan erkek de hanımının haklarını korumada adaletli olmalıdır. Erkek kendi nefsini düşünüp hanımını ihmal etmemeli; yemede, giyimde, sevgide, temizlikte, davranışlarda kadının da kendisi gibi haklara sahip olduğunu bilmelidir.
Aile reisi çocukları arasında da adaletli olmak zorundadır. Buradaki adalet, her şeyin eşit olması mânasında değildir. Bu, onların yaşlarına uygun olarak ihtiyaçlarını görmektir. Bu ihtiyaç sevgi, ilgi, ikram ve gerekli olan diğer görevlerdir.
126-Ebû Davud, Nikâh, 39; Tirmizî, Nikâh, 41 (nr. 1060); İbn Mâce, Nikâh, 47; Ahmed, Müsned, 2/347.
4. Cinsî Yönden Yararlanma İmkânı
Nikâhı kıyılan bir karı-koca artık birbirlerine helâl olur. Biri diğerinin bütün vücuduna bakma, dokunma ve dinin müsaade ettiği şekilde cinsel ilişki ihtiyacını giderme hakkına sahiptir. Bundan kadın ve erkek kaçamaz. Uygun zaman ve aralıklarla bu hak yerine getirilmelidir. Bunun kendine özel usul ve âdâbı vardır; ileride yeri gelince bahsedilecektir.
Şunu hatırlatalım ki, cinsî ilişki yönünden birbirinin hakkını zayi eden, helâlini sevemeyen, sevmenin inceliklerini bilmeyen, aşkın edebini korumayan aileler ne yapsalar huzuru yakalayamazlar.
Bazıları takvâ adına ciddî hatalar yapmaktadır. Bu kimseler hanımına karşı nazik olmayı, tebessümü, şakalaşmayı erkekliğe, ciddîyete ve takvâya ters görmektedir. Halbuki takvâ, hakları güzelce korumak ve bu konuda Rahmet Peygamberi'ne (s.a.v) uymaktır. Müttaki ince ruhlu, güzel huylu, aşktan anlayan hak insanıdır.
İnsanın fıtratına konan sevgiyi tanımayan, onu yerinde kullanamayan, sevmesini bilmeyen, incelik ve nezaketle gönüle giremeyen, kısaca hakiki ve mecazi aşktan anlamayan kimse gerçek takvâ sahibi ve Allah dostu olamaz.
5. İtaat
Nikâh akdi, itaati gerekli kılar. Bu akidle kurulan yuvada erkek aile reisi, kadın ise onun destekçisidir. Kadının bu reisin haram olmayan emir ve taleplerine gücü nisbetinde uyma görevi vardır. Bu emir ve isteklerin başında kocanın cinsel ihtiyacı gelir. Sonra namusunu ve edebini muhafaza, evini, malını ve çocuklarını koruma, izinsiz evden dışarı çıkmama, istenmeyen kimseleri eve almama gibi görevler gelir.
Bu itaate karşılık erkek de aynı hassasiyetle kadının cinsî ihtiyacını ve diğer haklarını korumakla görevlidir. Her halde itaati hak eden koca, yüce Allah'a itaat eden kocadır. Koca haktan sapar, harama dalar ve kadından yanlış işleri isterse, sözü dinlenmez.
6. Nesep
Nikâhla doğan çocuğun nesebi sabit olur. Cinsel ilişkiden sonra hamileliğin bilinen müddeti içerisinde doğan çocuk kocaya aittir. Bu süre en az altı aydır. Hadiste, ''Çocuk, döşek sahibinindir''127 buyrulmuştur.
127-Buhârî, Büyû', 3 (nr. 1912).
7. Miras
Geçerli bir nikâhla evlenen eşler belli şartlar ve ölçüler çerçevesinde birbirlerine mirasçı olurlar. Ölüme kadar devam eden bir evlilikte, kadın erkeğin, erkek kadının malından tesbit edilen ölçülerde mirasçı olur. Kesin boşanma durumunda kadın kocanın, koca da karısının malındaki miras hakkını kaybeder.
8. Oturacak Ev Temini
Nikâh akdiyle birlikte kocaya düşen görevlerden biri de ailesinin oturacağı evi temin etmesidir. Bu yerin mülk olması şart değildir; kira da olabilir. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
''O kadınları gücünüzün yettiğini ölçüde kendi oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun.''128
Bu emir, boşanmış iddetini bekleyen kadınlar için verilmiştir. Onlar için böyle olunca, boşanmayıp yuva içinde olan kadınlar için öncelikle mesken ihtiyacı kocaya ait olmaktadır.
Evlenen kadının da kocasının belirlediği veya ikisinin anlaşarak tesbit ettiği evde oturması gereklidir. Bu ev, normal oturma şartlarını taşımalıdır. Yıkılma tehlikesi olmamalı, sağlığa elverişli olmalı, içinde bir ev için gerekli olan zaruri ihtiyaç maddeleri bulunmalıdır. Evin ayrıca insanların oturduğu bir bölgede olması da lâzımdır.
Kadın, kocasının yakın akrabaları ile aynı evde oturmak zorunda değildir. Özellikle evlenme yasağı olmayan kimselerle bir arada oturmaya karşı çıkabilir. Ancak edebe dikkat edilir, kadın da isteyerek onların hizmetlerini görürse, bu onun için bir fazilet ve sevap olur.
Koca işi icabı evini değiştirdiği zaman, kadının ona tâbi olarak yeni eve taşınması gereklidir. Ancak yeni ev kadının sıhhati, dini ve emniyeti açısından ciddî tehlike taşırsa, kadın oraya gitmeyebilir.
Ev deyince komşu akla gelir. Kötü komşu insanın hem dinini hem dünyasını tehlikeye sokar. Koca bunları dikkate alarak ev seçmeli, hanımı kadar çocuklarının da dinini, terbiyesini, eğitimini, emniyetini ve sıhhatini düşünmelidir.
128-Talâk 65/6.
9. Mahremiyet
Nikâh, mahremiyet oluşturur. Bu akidle erkek ve kadın için bazı evlenme yasakları meydana gelir. Buna ''sıhrî hısımlık'' denir.
Bir kadınla evlenen erkek, artık o kadının annesi ve nineleri ile evlenemez. Aynı şekilde evlendiği kadının önceki kocadan olan kızı veya torunları ile de evlenemez.
Kadın da evlendiği kocasının babası, dedeleri, oğul ve torunları ile evlenemez.
Karı ve kocanın evliliği boşanma veya ölüm ile bitse bile bu yasaklar devam eder.
10. Güzel Geçim
Nikâhın kadın ve kocaya yüklediği bir görev de güzel geçimdir. Nikâhla kadın erkeğin özel himayesine ve emri altına girer; nefsini ona teslim eder. Fakat bu teslimiyet Allah içindir. Koca bu yetkiyi kötüye kullanamaz.
Kadın kocanın yanında yüce Allah'ın özel bir emanetidir; bu emanete nasıl sahip çıkılacağını yüce Allah bütün insanlığa öğretmiştir.
Emanetine Allah için sahip çıkanlar yüce Allah'ın huzuruna yüzleri ak olarak çıkacaktır. Bu emaneti nefsi için inciten, kıran ve zayi edenlerin hesabını yüce Allah görecektir.
Erkekle kadını nikâh ile birbirine helâl eden yüce Allah, evin reisliğini verdiği erkeğe şu emri de vermiştir:
''Onlarla güzel geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (kendilerine kötü muamele etmeyin ve hemen boşamaya kalkmayın). Şunu bilin ki, bazan siz bir şeyden hoşlanmazsınız fakat Allah onda pek çok hayır yaratır.''129
Aynı şekilde kadın da kocasıyla güzel geçinmek ve yuva emanetini yüce Allah'ın istediği şekilde korumak zorundadır.
Kadın haddini aşınca kocanın uyarı, ikaz, engelleme ve terbiye hakkı vardır. Koca haddini aşınca da kadın uyarı, nasihat ve dua ile düzeltmeye çalışır; işi çözemezse hakeme ve hâkime gider.
129-Nisâ 4/19.
Mürşid